MESSI – BENİM FUTBOL KAHRAMANIM
#10
EFSANENİN MİRASÇISI: LIONEL MESSI
Messi âdeta Maradona’yı izleyemeyenler için gönderilmiş bir futbol dâhisidir. Büyüme hormonu eksikliği tanısı sebebiyle zor bir çocukluk yaşayan Messi için hayat hem sosyal hem ekonomik anlamda engellerle dolu bir yola dönüşmüştü. Üstelik bu süreç onu içine kapanık, suskun ve çekingen bir çocuk hâline getirmişti. Fakat o, asla pes etmedi! Yaşadığı bütün zorluklara rağmen varlığını o muhteşem ayaklarıyla ifade etmeyi seçti.
Top oynaması imkânsız gözüyle bakılan o çocuk, büyüdü ve kendini ispatlayarak futbolseverlerin gözünde gezegenin en iyisi oldu. Futbol kariyerindeki başarıları ve dudak uçuklatan golleriyle adını efsanelerin yanına yazdırdı. O, artık futbolun mucize çocuğuydu. Arjantin’de başlayan yolculuğu, uzun yıllar formasını terlettiği Barcelona ve ardından Paris’te devam etti. Şimdilerde “Messi yaşlandı” diyenlere inat Amerika’da yeni bir meydan okuma planı yapıyor. “Sahadayken devamlı ilerlemek istiyorum,” diyerek koşmaya ve zirveye tırmanmaya devam ediyor. Onu durdurabilene aşk olsun!
BENİM FUTBOL KAHRAMANIM SERİSİ HEM EBEVEYNLER HEM DE ÇOCUKLARLA BÜYÜK GOLLER ATIYOR!
Benim Futbol Kahramanım serisiyle, dünyaca ünlü futbolcuların büyük zaferlerle dolu başarı hikâyelerini çocuğunuzla beraber okuyacaksınız. En önemlisi, futbol kahramanının hayatının derinliklerine dalarken çocuğunuz, okuduğunu anlama becerilerini geliştirecek. Okuma becerisi kazandırmanın en iyi yolu, ona elinden bırakamayacağı kitaplar vermektir.
RONALDO – BENİM FUTBOL KAHRAMANIM
#7
FUTBOLUN TERMİNATÖRÜ: CRISTIANO RONALDO
Portekiz’in tozlu yollarından dünya futbolunun zirvesine varan efsanevi bir yolculuk… Cristiano Ronaldo’nun sokaklarda başlayan futbol macerası, onu dünyanın en iyisi olma konumuna getirir. Fakat Ronaldo için bu da yetersizdir. En büyük motivasyonu çalışmak, çalışmak ve yine çalışmak olan yıldız futbolcu “en iyi” değil “daha da iyi” olmak için kendisiyle yarışmaya devam eder.
Yeşil sahalarda, kurduğu hayallerin peşinde koşan, zirveyi zorlayan Ronaldo namıdiğer CR7, sınırları aşarak dünyanın en büyük kulüplerinin formasını terletmek için gecesini gündüzüne katar. Portekiz, İngiltere, İspanya, İtalya gibi en önemli futbol ülkelerinde boy göstererek adını bütün dünyaya ezberletir. Attığı sayısız goller, kazandığı ödüller, kaldırdığı kupalara rağmen CR7, zirvenin “daha da iyisi” olmak için durmadan koşmaya ve çalışmaya devam etmektedir.
BENİM FUTBOL KAHRAMANIM SERİSİ HEM EBEVEYNLER HEM DE ÇOCUKLARLA BÜYÜK GOLLER ATIYOR!
Benim Futbol Kahramanım serisiyle, dünyaca ünlü futbolcuların büyük zaferlerle dolu başarı hikâyelerini çocuğunuzla beraber okuyacaksınız. En önemlisi, futbol kahramanının hayatının derinliklerine dalarken çocuğunuz, okuduğunu anlama becerilerini geliştirecek. Okuma becerisi kazandırmanın en iyi yolu, ona elinden bırakamayacağı kitaplar vermektir.
LAHZA 2 – HAR VE KÜL
“GECE... TÜM KÖTÜLÜKLERİ GİZLEYENİM, SAKLAYANIM... KARANLIĞINDA KANDIRILARAK DİNLEDİĞİM EN GÜZEL MASALIM... ONUN KARANLIĞI, BENİM AYDINLIĞIM.”
Biz bir saatin tam ortasındaydık ve ne birlikte bir adım ileri gidebiliyorduk ne de bir adım geri. Tutukluluktu bizimki. Daha en başından, nefes aldığımız ilk andan beri birbirimize vurgun olmak, birbirimizde yok olmaktı. Bir yandan har olup yanarken bir yandan kül olmaktı.
“Sen sana kötülük yapan herkesi kendi vicdan mahkemende şuranla yargılarken.” İki parmağı kurşun misali sol göğsüme vuruldu. “Beni adalet terazinde hep burada yargıladın.” Parmağı şakaklarıma çıktığında öleceğim sandım.
“Gerçekten benim en büyük belam; senin bana olmayan, benim sana bitmek bilmeyen sevdammış.”
“Affet beni,” dediğinde kadın gülümsedi. Acıdan başka bir şey barındırmayan bu gülümseme aslında bir cevap niteliğindeydi. “Yer ile göğü de birleştirsen! İki cihanı da bir araya getirsen...” Son sözleriyle aralarındaki bağı bıçak gibi kesti. “Affetmem!”
KÖTÜ ÇOCUK 4 – SAKLI CENNET
HER BOĞULMAK ÜZERE OLDUĞUMDA YAPTIĞIM GİBİ RESME SIĞINDIĞIM BİR ANDA, ÜZERİME KUSAN KARANLIĞIN İÇİNDE, GÖZLERİMİ KAMAŞTIRAN BİR TURUNCU BELİRDİ KORKARAK.
Hayatımı, beni, sevgimi değiştirecek bir olay ve ardından uzunca bir uyku... Yaşadığım korkunç olayın ardından bu hayatı terk ettiğimi sanırken herkes, O beni duymuştu. Kalbimin atışını duymuştu. Kollarına alıp kurtarmış, yüreğine sarıp ısıtmaya çalışmıştı taşlaşan buz gibi bedenimi ve kalbimi. Meriç, beni duymuştu...
Kalbimin buzları çözülüp hayata döndükten sonra her şey değişmişti benim için. Sessizlikle cezalandırdım önce kendimi. Sonra sesimi duydu Meriç, Neşe, Semih, Cansu ve diğer arkadaşlarım... Yaşadıklarımızdan, yitirdiklerimizden, kazandıklarımızdan sonra Meriç ile ilişkim aynı değildi. Tabii beni bekleyen üniversite yaşantım, geleceğim, ailemle ilişkim bambaşka bir akışa girmişti. Babamla ilişkimiz tam rayına oturmuşken, onun evlenme kararı yüzünden darmadağın oluyordu her geçen gün. Meriç ise bana bunu yaşatanlardan intikam almaya yemin etmişti.
Tüm bunlar olurken, Meriç’ten gizlenen bir sır ve onu koruma çabam yepyeni bir hezeyanın içine atacaktı hepimizi. Ben, Meriç, Semih... Bizi neyin beklediğini tahmin bile edemezdik. Tek niyetim, aydınlığımla sarmalamaktı onu. Oysa istemeden çok incitecek, belki de onu, bizi sonsuza dek kaybedecektim... Üniversite, iş, mesafeler ve ayrılık. Büyüdüğümüzü mü söylüyordu bize tüm bunlar?
“Birisi bana, benimkine benzer bir hikâye anlattı gözleriyle. Gözleri... Siyahın içindeki küçük beyaz nokta gibiydi...”
KÖTÜ ÇOCUK 3 – SOĞUK ODA
O, ÇOK BEYAZDI. KUSURLU OLABİLECEK KADAR BEYAZ... BEN, ONU BU KARANLIĞIN İÇİNE HİÇ SOKMAMALIYDIM.
Büyüdükçe böyle zorlaşıyor muydu hayat herkes için? İçten içe onlar gibi olmaktan korktuğumuz anne babalarımızla aynı yollardan yürüyorduk sanki. Hayatımızı belirleyecek sınavın stresi, arkadaşlıklarımız, aşklarımız... Hem ben hem de arkadaşlarım aslında bambaşka sınavlar veriyorduk hayatlarımızda.
Her şeye rağmen Meriç’le birlikteydik ama hâlâ kimse onaylamıyordu bizi. Onun karanlığındaki varlığımı... Meriç’in karanlığına iyi gelip aydınlığımı ikimize de saçmayı hayal ederken, karanlıkta kaybolan ben oluyordum sanki. Aslında biliyordum içten içe bir gün beni terk edip gideceğini. O gün geldiğinde buna engel olamayacağımı da biliyordum. Bu yüzden ondan geriye kalacak, ömrüm boyunca hatırasını yaşatacak bir parçaydı tek isteğim...
Tüm hayatımı etkileyecek bir şey yapmaya karar verdim ve sahiden tüm hayatım değişti. Belki de sonsuza dek...
Siyahlığın içinde ne kadar hayatta kalabilir ki minik beyaz nokta? Onu yakan karanlığın içinde küllerinden yeniden doğduğunda beyaz noktayı tutabilir miydi artık o siyahlık?
Kayla, tuhaf bir mekanizma gibiydi. Etrafına tüm sorunlu çocukları çekiyordu. Onun etrafındaki çembere bir şekilde tutunuyorduk ve her ne kadar istese de bizi kovmuyordu. Bir şekilde bizi keşfediyor, içimizdeki
o yaralı çocuğu görüyor sonra tutunduğumuz o çemberdeki elimize sarılıyordu. Mucize değildi. Sadece o, bize inanıyordu.
KÖTÜ ÇOCUK 2 – BAŞ BELASI
BİZ AYNI DİLDEN KONUŞUYORUZ. HEM DE SUSARAK...
Her şeyin değişebileceğini öğretiyordu bana yaşadıklarım. Babamla, yokluğundan duyduğum acı yüzünden aramıza çektiğim buzdan duvarları eritiyorduk yavaş yavaş. Meriç ile ilişkimizse başka bir seyirdeydi; artık onun sırrını biliyordum. Herkes karşımızda dururken, ben o kahverengiliklerde gördüğüm masum çocuğa inandığım için herkesi karşıma almaya hazırdım.
Ama belki de yanılıyordum. Belki daha da karanlıklara itiyordum onu. Benim beyazlığımı dengelemek için daha çok bulaşıyor olabilir miydi karanlığına? Bir şeyler yapmalıydım. Meriç’in iyiliği için, bizim için... Ben kendimce planlar yaparken, Meriç’in çıkmasını umduğum o karanlığın içinden sürpriz birinin hayatıma girmesine hiç hazırlıklı değildim.
Aklım karmakarışık olsa da kalbim hep aynı şeyi haykırıyordu. Minik beyaz noktanın, tüm o siyahlığa iyi geleceğine hâlâ inanıyordum. Bir anda içine düşüverdiğim o siyah tuvali aydınlatacağımı...
Seni asla bırakmayacağım, Meriç. En saf hâlinle bana geliyorsun.
Sen de kurtulmayı istiyorsun. Biliyorum. Senden asla vazgeçmeyeceğim.
KÖTÜ ÇOCUK 1 – BEYAZ NOKTA
TÜM SİYAHLIĞIN İÇİNDEKİ BEYAZ NOKTANIN HİKÂYESİNE HAZIR OLUN…
Ben Kayla… Tutsak edildiği hayattan kurtulmak için çıkış yolu arayan ve o yolun sonunda hiç ayrılmak istemeyeceği bir sığınak bulan terk edilmiş kız çocuğu…
Oysa eskiden annemle kurduğum küçük ve mutlu dünyada çiçekli elbiselerimle ruhuma her gün baharı yaşatırken biyolojik babamla çok çetin bir kış yaşayacağımı nereden bilebilirdim? Bana kalan bir tek annemin yanı vardı. Oradan gönderilmiştim ve şimdi hiçbir yerim yoktu. Hiçbir yere ait değildim. Bu soğuk yalnızlıktan kurtulmak için girdiğim yolda ise kendi aydınlığımı bulacaktım.
İçine düştüğüm karanlık bir yol değil, simsiyah bir tuvaldi. Ben artık Kayla değil, küçük beyaz bir noktaydım o tuvalin tam ortasında. Bundan sonraki satırlar, “benim” değil, “bizim” olacak bir hikâyeye aitti; siyahın beyaz noktası, Meriç’in Kayla’sı…
İHTİLAL 1 - ZELZELE
O gece yağan yağmur, yer ve göğün yerini değiştirmişti.
O geceden sonra bir daha şafak sökmemeli, güneş doğmamalı, sabah olmamalıydı.
Şafağın geceye karanlıktan daha yakın olduğu saatlerde işlenen bir cinayet, kaderin akışını değiştirdi. Genç bir hukuk öğrencisi olan Zeliha, yaşanmaması gereken bir gecede yardım istememesi gereken bir yabancıdan yardım istediğinde, o gece işlenen cinayetin, o yabancının da onun da hayatını bir çıkmaza sokacağını bilmiyordu. Tıpkı o yabancı adamın, bir komando olduğunu ve kaderinin akışını değiştirdiği gibi, kalbinin atışlarını da değiştireceğini bilmediği gibi…
O gece şafak söktü, gece kayboldu, güneş doğdu ve sabah oldu.
Olmamalıydı.
KAYBETTİĞİM HER ŞEYİN SONUNDA KENDİMİ KAZANDIM
“Hayatta tesadüflere yer var mıdır? Yoksa hayat tamamen bir tesadüfler zincirlemesi midir? Ya da tam aksine her şey muazzam bir düzen içinde önceden kurgulanmış da insan sadece kendisine düşen rolü mü oynuyordur?”
Hayat sizi hangi noktada geriye dönmeye zorladı? Asya, kendisiyle ilgili korkunç gerçeği öğrendiği zaman düştüğü kör kuyudan tırmanmaya başladı. Gemileri yakıp gitse de küllerinden doğmak üzere geri döndü.
Bu öyküde sevgiyle bir araya gelen kadınların, hayatı yeniden kurma gayretine ve karşılıksız bir aşkın düşüncede sonsuz olabildiğine şahit olacaksınız.
ASEMİ'YE AÇILAN KAPI
BİR GÜN SİLGİNİZİ KAYBEDERSENİZ BAŞINIZA NELER GELEBİLİR HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?
Hikâyemizin başkahramanı Civan, bir gün silgisini kaybeder ve onun peşinden koşarken hiç ummadığı maceraların kapısını aralar. Önce ASEMİ isimli esrarengiz bir adaya düşer ve orada ona yoldaşlık edecek arkadaşlarla tanışır.
Kirpi ORE, Civan’ın bir numaralı macera arkadaşı olur, beraber dedektif gibi silginin izini sürerler. Adadan kurtulup evine dönebilmesi için ise kötü kalpli canavar BUBURU’ya karşı birlikte mücadele ederek heyecan dolu bir serüvene imza atarlar…
“Zaten başıma ne geldiyse silgimi takip edip bulayım derken gelmedi mi?”
ICARDI - BENİM FUTBOL KAHRAMANIM
O, futbolda güçlü, çevik, hızlı ve lider, tıpkı bir “ASLAN” gibi. Henüz 5 yaşındayken dünya futbolunun en önemli ekollerinden Arjantin’de başlayan macerası, İspanya, İtalya ve Fransa’yla devam etti. Kulüplerin yeteneğini keşfetmesi çok uzun sürmedi, Icardi sonuçta topu filelere göndermek için doğmuştu! Zorlu yollar ve imkânsızlıklarla başlayan futbol serüveninde zirveye bu kadar hızlı tırmanacağını kim tahmin edebilirdi ki?
Sayısız ödül, kupa, şampiyonluklar ve başarılar kazandı. Tozu dumana katarak zirveye doğru hiç durmadan koşmaya ise üzerinde sarı-kırmızı formayla Galatasaray’da, evi gibi hissettiği Türkiye’de devam ediyor. İşte bu Icardi’nin hikâyesi…
Mauro Icardi şimdi başardıysa, bir zamanlar asla pes etmediğindendir. Tüm hayallerini gerçekleştiriyor. Her an daha iyisi olmaya devam ediyor. Sen de başaracaksın. İnan, çalış ve vazgeçme…
BENİM FUTBOL KAHRAMANIM SERİSİ HEM EBEVEYNLER HEM DE ÇOCUKLARLA BÜYÜK GOLLER ATIYOR!
Benim Futbol Kahramanım serisiyle, dünyaca ünlü futbolcuların büyük zaferlerle dolu başarı hikâyelerini çocuğunuzla beraber okuyacaksınız. En önemlisi, futbol kahramanının hayatının derinliklerine dalarken çocuğunuz, okuduğunu anlama becerilerini geliştirecek. Okuma becerisi kazandırmanın en iyi yolu, ona elinden bırakamayacağı kitaplar vermektir.
GÖNÜL ECZANESİ
“Bir otobüsü sürüyorum. Evet, şu sürücü ben değil miyim? Benim. Peki, otobüsün arkasından koşan kim? Bir saniye. Evet, o da benim. Otobüsü yakalamaya çalışıyorum kan ter içinde. Ayakkabılarımın içi yanıyor. Kızgın ayakkabılarımdan dumanlar çıkıyor. Yüzüm acıyla gerilmiş. Dişlerimi sıkıyorum koşarken. Biraz da ağlamaklı gibiyim sanki. Otobüsün ortasındaki ne? Bu bir camdan tabut. Rüyanın içinde rüya görüyorum sanki. Aman tanrım tabutun içinde iki kişi var ve hareket ediyorlar. Olamaz! Gözlerime inanamıyorum. Biri annem öbürü de sensin Selim...”
Ben Gönül. Nöbetçi eczane Gönül, aslına bakılırsa “Pansumancı Gönül” de denilebilir. Bugünden geçmişime baktığımda, anlıyorum ki engellenmiş bir kaçağım ben… Sana kaç defa; yaşanan onca şeyden sonra “Beni bana bırakma,” demiştim. Şimdi geç de olsa anlıyorum ki seninle bu karanlık ve uğursuz geceye adım adım yaklaşmışız. Artık dönüşü yok, başlıyoruz…
TEK BAŞINA
Okan; dürüstlük timsali, kimseye zararı dokunmayan ve karısını deli gibi seven bir adamken, hayatı bir anda içinden çıkılmaz bir hâle gelir. İşinden kovulur. Karısı tarafından da terk edilir. Neredeyse her şeyini kaybettiğinde artık yaşayacak bir evi bile yoktur. Dürüstlük ve erdemin pek de para etmediği bu dünyada ilk kez tek başına kalmıştır. Şimdi kafasında tek bir soru vardı; dürüstlük ve erdem mi kazanacak, yoksa?
***
Yayımlanan her kitabıyla, sesli kitap platformlarında zirveye yerleşen Volkan Sönmez “Tek Başına” ile sizi unutulmaz bir maceraya çağırıyor.
ÇOCUK DUYDUĞUNU DEĞİL GÖRDÜĞÜNÜ YAPAR
ÇOCUK EĞİTİMİNDE HEDEFE ULAŞMANIN EN ETKİLİ YOLLARI
Aile ve çocuk kavramları, Âdem ile Havva’dan beri şekil değiştirerek ama varlığından hiçbir şey eksiltmeyerek günümüze kadar gelmiştir. Üzerine sayısız filmlerin ve dizilerin çekildiği, sayısız kitapların yazıldığı kavramlardandır aile ve çocuk…
Çocuk Duyduğunu Değil Gördüğünü Yapar kitabı, yalnızca çocukların eğitimiyle de sınırlı kalmayıp anne babanın ebeveynlik algısına da önemli katkılar sunuyor. Çocuk yetiştirmede karşılaşılan zorluklara çözüm önerileri arayanlar için ve zihinsel olarak güçlü, duygusal olarak dengeli, karakter olarak kaya gibi sağlam bireyler yetiştirmek isteyenler için yol haritası niteliğinde. Canten Kaya, aile kavramının önemini daha iyi idrak etmek isteyenler veya aile olabilmenin anlamını tekrar hatırlamak isteyenler için ince formüller verip kılavuzluk ediyor.
KALBİN DÖNGÜSÜ
Yürüdüğümüz yollar önemli değil, önemli olan biziz.
Ne kadar çabalayabildiğimiz ve ne kadar vazgeçmeyi bildiğimiz...
Senin hayat yolunu bilemem ama o yolda yürürken, olduğun kişi olduğunu söyleyebilirim... Hayatta tesadüf yoktur. Bu kitap eline geçtiyse eğer, ben senim, sen de bensin. Hepimiz görünmez iplerle bağlıyız.
Boş ver yazdıklarımı, döndür aynayı kendine, gör hikâyedeki rolünü ve sana anlatılmak isteneni.
Ben senin algıladığın kadarım... Belki kendini Sahra’nın narsistliğinde, belki gözünü ışığına çeviren tövbekâr günahkâr ruhunda bulacaksın. Kim bilir, belki ruhunu evliliğinde var olmak için öldürmüş bir kadın ya da küllerinden yeniden doğmayı seçen güçlü bir annede bulacaksın, ama her defasında, istersen ayağa kalkabilmenin gücünü Rabb’inin sana vereceğine okudukça şahit olacaksın…
RÜYALARDAN ÖTE KÂBUSLAR KADAR
Üç farklı ismim vardı. Üç farklı hayatım.
Peki hangisi gerçekti?
Yağmurlu bir akşamüstü, ıssız bir sokakta başına aldığı ölümcül darbeyle hafızasını kaybeden genç kadın, kendine geldiğinde yaşadığı hayatın hiç de sıradan olmadığını fark eder. Birbirinden farklı insanlarla ve kimliklerle sürdürdüğü üç ayrı hayatı vardır. Bu üç karakterden hangisinin gerçek kimliği olduğunu bulmaya çalışırken etrafındaki herkes gittikçe yabancılaşır ve sevdiklerine güvenmek zorlaşır.
Sıra dışı yaşantısı onu bir hedef tahtası hâline getirirken yolları Demir ile kesişir. Zihnindeki boşlukları doldurmaya güç bulan kadın, katilinin hangi kimliğinin peşinde olduğunu anlamaya çalışır.
Jülide mi? Figen mi? İlem mi?
Ben satranç tahtasının herhangi bir karesinde görebileceğiniz herhangi bir taşım.
Bir piyon, bir at, belki de bir vezir… Hayatımın tamamı bir oyundan ibaret.
Her bir taşın ve hamlenin benim olduğu, iyi oynayanın değil benim istediğimin kazandığı…
VAVEYLA 1 – SÖNMÜŞ ALDEBARAN (CİLTLİ)
Kader kan kaybetmeye başladığında, bunun sebebi ölümün yeni bir roman yazmak için kaderin kanını kullanmasıydı. Lavin, hayatının son sayfasında olduğunu hissediyordu. Fakat son sayfanın onu yeni bir romanın başlangıcına götüreceğinden bihaberdi. Kardelen’in, ardında soru işaretleri bırakan ölümüyle, Lavin de Kardelen’in abisi Kartal da bir kumar masasına oturdular. Zaten her şeylerini kaybetmişlerdi, daha fazla kaybedemeyeceklerine emindiler. Aynadaki yansımalarının bile sahte olacağı karanlık bir yola çıktıklarında, savaşacakları canavarlar, onları o aynanın içinde birbirine hapsedecekti.
Zaman, Lavin ve Kartal’ı birbirlerine değil, bir aynaya bakıyormuş gibi hissettirmek için hemen enselerinde, ölümü sırtına atarak onların peşinden giderken, bir yıldız da gökyüzünde onları takip ediyordu.
Her şey bir ölümle başladı.
Ölüm, nefreti takip etti.
Nefret, intikamı körükledi.
Ve aşk, hepsini alaşağı etti…
VAVEYLA 1 – SÖNMÜŞ ALDEBARAN
Kader kan kaybetmeye başladığında, bunun sebebi ölümün yeni bir roman yazmak için kaderin kanını kullanmasıydı. Lavin, hayatının son sayfasında olduğunu hissediyordu. Fakat son sayfanın onu yeni bir romanın başlangıcına götüreceğinden bihaberdi. Kardelen’in, ardında soru işaretleri bırakan ölümüyle, Lavin de Kardelen’in abisi Kartal da bir kumar masasına oturdular. Zaten her şeylerini kaybetmişlerdi, daha fazla kaybedemeyeceklerine emindiler. Aynadaki yansımalarının bile sahte olacağı karanlık bir yola çıktıklarında, savaşacakları canavarlar, onları o aynanın içinde birbirine hapsedecekti.
Zaman, Lavin ve Kartal’ı birbirlerine değil, bir aynaya bakıyormuş gibi hissettirmek için hemen enselerinde, ölümü sırtına atarak onların peşinden giderken, bir yıldız da gökyüzünde onları takip ediyordu.
Her şey bir ölümle başladı.
Ölüm, nefreti takip etti.
Nefret, intikamı körükledi.
Ve aşk, hepsini alaşağı etti…
YEŞİLİN KIZI ANNE 3 - ADANIN KIZI (ÇOCUKLAR İÇİN)
“Anne Shirley, kurgu dünyasının en sevilesi en tatlı karakterlerinden biridir.”
Mark Twain
Anne Shirley ile yeni bir maceraya hazır mısın? Anne, artık on sekiz yaşına girmiştir ve üniversiteye gitmek için yeşilin “muhteşem” diyarı Green Gables’tan ayrılmak zorundadır. Çocukluğuna veda etse de üniversite yolculuğuna eski dostları Charlie Sloane, Gilbert Blythe ve Priscilla Grant’la birlikte gittiği için Anne Shirley kendini şanslı hisseder. Fakat bu, Redmond’taki yeni hayatında yeni dostluklar olmayacağı anlamına gelmez. Önünde uzun bir dört yıl vardır ve bu yıllarda yaşayacağı sınavlara, yarışmalara ve davetlere şimdiden hazırdır. Peki ya kendinde keşfedeceği yeni yönlere hazır mıdır? Herkesi kendine hayran bırakan Anne’i, bakalım bu macerasında neler bekliyor?
YEŞİLİN KIZI ANNE 2 - AVONLEA (ÇOCUKLAR İÇİN)
“Anne Shirley, kurgu dünyasının en sevilesi en tatlı karakterlerinden biridir.”
Mark Twain
Yeşilin Kızı Anne: Avonlea yeni karakterleri, ilki kadar eğlenceli ve duygusal maceraları ile sizlerle! Anne Shirley, artık büyümüştür ve yetişkinliğe doğru ilk adımlarını atmak üzeredir. Çocukluğunun o “muhteşem” yerinden yani Green Gables’tan ayrılmak istemeyen Anne, meraklı gözlerinin ışıltısıyla hayatının yeni macerasına hazırdır: Avonlea Okulu’nda öğretmenlik yapmak... Bulduğu bu fikirle hem Green Gables’tan ayrılmak zorunda kalmayacak hem de hayalperest yaşamına en az kendisi kadar meraklı öğrencileriyle devam edecektir. Eski dostlarının desteğiyle başarılı bir öğretmen olma yolunda ilerleyen Anne’in Avonlea’yi geliştirmek için de muazzam fikirleri vardır.
Bu küçük kasabayı yenilemek isteyen hevesli gençleri neler bekliyor? Peki ya Anne Shirley, yetişkinlik macerasında başarılı olabilecek mi?
YEŞİLİN KIZI ANNE (ÇOCUKLAR İÇİN)
“Anne Shirley, kurgu dünyasının en sevilesi en tatlı karakterlerinden biridir.”
Mark Twain
Kurgu dünyasının en tatlı karakteriyle tanışmaya hazır mısın? Anne Shirley, kırmızı saçları ve meraklı gözleriyle çevresindeki her şeye tutkuyla bakan, hayalperest ve macerasever bir çocuktur. Hayatta kimsesi olmayan Anne’in yolu, orta yaşlı Marilla ve Matthew kardeşlerle kesişir.
Çiftlik işlerine yardım etmesi için bir erkek çocuk evlat edinmek isteyen bu iki kardeş ise Anne’le karşılaştıklarında hayatlarının şokunu yaşarlar.
Fakat Anne’in hayat serüveni bir kere Green Gables’a düşmüştür ve bundan sonrası hem Anne hem de Cuthbert kardeşler için macera dolu günler demektir.
Birbirini yeni tanımaya başlayan bu küçük aile Green Gables’ta neler yaşayacak dersiniz?
Peki küçük Anne Shirley için burası gerçekten de hayallerindeki o “muhteşem” yer olabilecek mi?
UNİCORN GÜNLÜĞÜ 4 – BİR KÜÇÜK YAŞ GÜNÜ MESELESİ
KARAMEL’İN UNİCORN GÜNLÜĞÜ’NDE BİRTAKIM DOLAPLAR DÖNÜYOR!
Hey sen! Ben artık büyüdüm, farkında mısın?
Newton’ın bıraktığı büyük hayal kırıklığıyla baş etmeye çalışırken bir taraftan da kafamı karıştıran Paul ile uğraşıyorum. Ama her iki konuya da kesin bir ara vermem lazım. Çünkü önümde daha büyük bir olay var: Doğum günüm! Sonunda beklediğim gün gelip çattı.
Artık 16 yaşında bir Karamel olarak daha delice hayaller kurabilecektim. Ama o da ne? Hiç kimse doğum günüm hakkında konuşmuyor. Bu duruma bir el atmam gerekiyor. Unutmuş olamazlar değil mi? Değil mi!
Sanırım arkamdan birtakım dolaplar dönüyor. Bunu çözmem için bana yardım etmelisin.
UNİCORN GÜNLÜĞÜ 3 – ÜÇ KÜÇÜK HAFİYE
KARAMEL’İN UNİCORN GÜNLÜĞÜ’NDE GİZEM VAR!
Hey sen! Keskin gözlerini dört aç ve delilleri bulmamıza yardım et.
Newton’la her şey yolunda giderken bir yandan biricik arkadaşlarım Cloudia ve Cindy’le çılgın anılarımıza yenilerini eklemeye karar verdik. Ah, ne olduğunu merak ettin değil mi? Peki sana bir uyku tulumu, geniş bir çadır ve büyük bir kamp ateşi desem… Evet, doğru tahmin: Festival! Hayatımın ilk festivali harika geçerken sonu hiç tahmin etmediğim bir yere vardı. Tam bir fiyasko… Üstelik bununla da bitmedi; bir gizemin peşine takıldık.
Gerçekler er ya da geç ortaya çıkmalı! Sana anlatacaklarımı dinlemelisin.
UNİCORN GÜNLÜĞÜ 2 – KAFALAR KARIŞIK
KARAMEL’İN UNİCORN GÜNLÜĞÜ’NDE İŞLER KARIŞIYOR!
Hey sen! Buraya gel ve lütfen en az saçlarım kadar karmaşık olan hayatımı çözmeme yardım et.
Okulumuzda düzenlenen dans yarışmasını başarıyla atlatmıştık. Ama o da ne! Önümüze bir dans yarışması daha çıktı, hem de en büyüğü. Fakat benim kuş kanadı takıp göklere uçan sevgi dolu kalbim, dans alıştırmalarını aksatmak için fırsat kolluyordu. Üstelik bu sırada hayallerimin ötesinde kalan kişi gerçek oldu: Evet Newton! Bir yanda sorumluluklarım bir yanda Newton ve onun değişken hâlleri… Peki ben şimdi ne yapacağım?
Bu karmaşadan sorunsuz çıkabilmem ve düğümü çözmem için yanımda olmalısın.
UNİCORN GÜNLÜĞÜ 1 – YENİ BAŞLANGIÇLAR
KARAMEL’İN UNİCORN GÜNLÜĞÜ’NDE BİR “YENİ KIZ” MACERASI!
Hey sen! Bu günlüğün kapağını açmadan önce öğrenmen gerekenler var.
Ben Karamel. Hayatımın dönüm noktası, babamın işi yüzünden Sydney’e taşınmamızla başladı. Yetişkinlere ayak uydurmak ne kadar da zor! Şimdi yeni bir şehirde yeni başlangıçlar yapmam gerekiyor; yeni okuluma alışıp yeni arkadaşlar edinmek gibi... Okulun “yeni kızı” olarak beni neler bekliyor dersin? Mesela birbirinden iyi üç arkadaş, bir küçük dans gösterisi ve ufacık bir kalp çarpıntısı… Yeni başladığım bu macerada beni uzun bir yol bekliyor.
Bu zorlu ve çetin mücadelelerle dolu ama bir o kadar eğlenceli hayatımda en büyük destekçim sen olabilirsin.
KALBİM ELLERİNDE
Kurumaya yüz tutmuş bir çöldü genç kızın kalbi.
İçinin katran karasını yansıtmazdı gözleri.
Sayılı günlerinin intikamını alırcasına yaşarken hayatını,
Yaşam kokan bir el dokundu kalbine.
Genç kız, yaşadığını sanırdı o güne kadar,
Asıl yaşamak neydi, şimdi öğrenecekti.
Kendi kalbinin haricinde tüm kalpleri tamir eden bir hekimdi Enes. Açık yaraları vardı genç adamın. Aşıladığı umut hiç çalmazdı kapısını. İmtihanları kadar tevekkülü vardı genç adamın. Onun hayatında aşka, umuda, eğlenceye yer yoktu. Kendi yüzünden sökülüp alınan tüm kahkahaları, ekiyordu hastalarının yaralı kalplerine. O gelene kadar da bunu yapmaya devam ediyordu.
***
“Sana verdiğim şu adrese gidersen eğer, hastalığın için kesin bir çözüm bulursun.” Genç kız kirpiklerini kırpıştırdı. Heyecanla elini kâğıda attı.
Kâğıtta koca harflerle “Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları” yazısını gördüğü an yüzünü ekşitti. “Komik olduğunu mu sanıyorsun?” Genç adam yine ona bakmadan ve bacağındaki yarayı dikkatle dikerken, sıkıntıyla iç çekti. “Hayır, sabırlı olduğumu düşünüyorum.”
KÜÇÜK YALANCI - YAS
Koca sema, diz çöktü gözlerine. Ay, beyaz tenin yanında soluk kaldı, yıldızlar selam verdi kanlı ellere. Kalplere sis çöktü, güller boyun büktü üzerinden çıkmayan kan kokusuna. Ve dinledi toprak sözlerini.
"Saçların kadar uzun ve güzel olsun ömrün Küçük Yalancı," dedi adam, ama kesti kadının saçlarını kendi elleriyle, kıydı sevdiğinin ömrüne. "Hiçbir yere gitmeyeceğim sevgilim..." dedi kadın, ama tutmadı sözünü, kıydı sevdiğinin aşkına. Sevdiği kadınları bir bir kaybeden acımasız katil, Akın Korel.
Sevgiden yoksun kurak bir kalp ve o kalpte açan beyaz bir papatya. Kendi döktüğü gözyaşlarıyla büyüdü, getirdi baharı. Güllere ulaşmak isteyenlerce ezildi, kaybetti umudunu. Adam fark etti solan papatyayı, aldı ellerine. Ama öldü beyaz papatya. Muhteşem bir koku sardı etrafı. Ölü bir çiçek hiç böyle güzel kokar mıydı? Yaşadığını sandı, sevindi adam.
Ama bilmiyordu papatyaların ölünce koktuğunu. Öğrendiğinde ise artık çok geçti.
BÖĞÜRTLEN MUCİZESİ – BEŞİK KERTMESİ
“Kirpi demişti değil mi Yiğit? Bu saatten sonra dikenlerini esirgemeyecekti. Bir böğürtlen gibi olacak, onun tatlı yanını görmek isteyenler önce dikenlerine katlanacaktı. Parmakları kanayacaktı, canları yanacaktı. Kolay olmak, kolay ölmekti. Kolayca ölmeyecekti! Kendine söz verdi bu kez.”
Yalnızca nefes aldığımız kadar mı hayattayız? Hayatımızı oluşturan bir parça da hiç var olmadığımız zaman dilimi değil midir? Ailemize, atalarımıza görünmez iplerle bağlıyız aslında hepimiz. Ve bu iplerle ilmek ilmek örülüyor kaderimiz...
Yiğit ve Melek’in yolu onlar daha doğmadan kesişmişti. Bir parça böğürtlen kökü önce Yiğit’i, sonra onun aşkını dünyaya getirmişti. Melek’i ona kavuşturan şey ise elim bir yangın olmuştu. Onlar her şeyden bihaber büyürken vuslat vakti gelip çatmıştı. Artık hikâyelerinin geri kalanını kendileri yazacaklardı…
SEHER YELİ - SÜRGÜN
“Kurulan her düş, yaşanacak bir kâbusun esiriydi.”
Zeynep Kızıl, ailesi öldüğünde içinde bulunduğu şehrin karanlığa gömüldüğünü düşünmüştü. Zorlu geçen hayatı, amcası tarafından geri dönülemez bir yola saptırılmıştı ve o şehrin, karanlıktan ibaret değil de bir yıkımdan fazlası olduğunu yaşayarak öğrenmişti. Hayatının yıkık dökük kalıntılarıyla bir başına kaldığındaysa her şeyin bittiğine emindi, onun için bir umut yoktu.
Ta ki görevi için onu kurtarmaya gelen o adama kadar… Vural Alazoğlu, onun için bir fırtına gibiydi. Kalbini kasıp kavuran hoyrat bir fırtına...
Geçmişine acı çalınmış bir adamdı Vural. Onu ayakta tutan tek şey işiydi. Yurt dışına kadar uzanan şebekeyi çökertmek için Zeynep’i kurtarmakla görevlendirildiğinde tüm dengelerin değişeceğinden habersizdi.
Kaderin planladıkları, bildikleri her şeyin temelini hızla çürütüyordu. Çünkü aşk bencildi, ne yaralı geçmişlerine ne de acıyla dolan yüreklerine saygısı vardı.
"Ben seni tüketirim, ben seni yeşertemem Zeynep. Sen benden yeni filizlenen bir çiçeği koparıp atmamı istiyorsun. Yapamam Zeynep. Bunu sana da kendime de yapamam."
AKILBAZ-KARANLIĞIN AÇ ÇOCUKLARI
Hilde kasabasının sokaklarında paranormal hikâyeleriyle meşhur sarhoş bir adam; Sezgiler Bilim Üniversitesi'nin gizli geçitlerini ve gizemli olaylarını anlatıyordu. Bazıları onun hikâyelerine inandılar, bazılarıysa sadece şehir efsanesi olarak gördüler. Ancak hiç kimse bu paranormal hikâyelerin aslında bir suç çetesiyle bağlantılı olabileceğini beklemiyordu.
Gizem, gerilim, karanlıktan doğan bir aşk ve her an rengi değişen gerçekler... Gösteri başladığı andan itibaren çıt çıkmayacak. Gerilmiş ipin üzerinde yürüyen cambazdan daha tehlikelisi. Gerilmiş kaderin üzerinde yürüyen bir Akılbaz.
"Seni bu bataklıkta tanımak istemezdim sevgilim. Hele ki o bataklığın üzerinde kurulu düzeni sağlayan adam olarak karşına çıkmayı hiç istemezdim."
KUPA KIZI VE SİNEK VALESİ
Devin, parıltılı bir şehirdi, Alya Lydia Rodas ise o şehrin parıldayan elması.
Elmas olmanın ise bedeli vardı. Alya’nın ruhu ise o bedeli ödemeliydi.
Alya Lydia Rodas, dilek dilemesine gerek kalmadığı hayatında istediği her şey gerçekleşirken kuralları, saklaması gereken sırları vardı.
Parıltısını kaybetmeden doğup büyüdüğü şehirde yaşamını sürdürürken, yeni yıl gecesi karanlık zihninden geçen düşünceye kapıldığında bunun sonuçlarını düşünmemişti.
O gece, ilk kez karşılaştığı adama çekilip karanlığa hapsolurlarken bunun sonuçlarını, kaderin bir yol oluşturarak önüne çıkartacağını da bilmiyordu.
Alya, elinde bir ayna tutuyor ama yansımasında kendini değil, zamanla çürüyen ruhunu görüyordu.
Çürüyordu ve kimse onu görmüyordu.
O geceye kadar…
Alya’nın karşısına çıkan bu adam, onun sessiz dileğini duymuş, elini uzatmış ve kaderlerinin içine çekmişti.
Zaman şimdi onların yanındaydı ama en çok onların düşmanıydı.
Sırlar gerçeği saklarken, kırılan kalple ortaya çıkan lanetin bedelini kim ödeyecekti?
Kadere karşı gelebilecekler miydi?
Her şey bir anda değişebilirdi ve hiçbir şey eskisi gibi olmayabilirdi.
EV ARKADAŞIM – AŞK ANATOMİSİ
“Sana yardımcı olmak istiyorum. Okula yürüme mesafesinde ev tuttum, bugün taşınıyorum. Ayrıca tek başıma kalıyorum ve kirama ortak olacak ev arkadaşı arıyorum. Eğer sen de istersen ev arkadaşım olabilirsin.”
İstanbul’da hayallerinin peşinden tek başına gitmeye çalışan Asya, ilk darbesini apart yetkilisinin ihanetiyle alır. Pes etmeden yoluna devam etmeye çalışsa da evrenin onun için çok farklı planları vardır. Akdeniz ülkelerinden fırlamış gibi duran “İtalyan” adamın teklifi, hayallerine giden yolculuğu iki kişilik yapacaktır.
“Range Rover marka bir arabası olan, büyük bir evde yaşamayı tercih eden ve evine temizlik için yardımcı çağıran biri, neden ev kirasına ortak arkadaş arasın ki?”
Lüks bir ev…
Zengin bir intörn hekim…
Uğradığı ihanet yüzünden, yaşadığı şehirden kilometrelerce uzaktaki bir şehirde okumak zorunda kalan genç bir kız… Ve küçük bir yalanla başlayan ev arkadaşlığı, aşkın anatomisini yeniden yazdırabilir miydi?
İÇİNDE BİR SEN 3 - YEHMUM
İstanbul’daki sessizlik iyiye işaret değildi.
Ablasıyla ilgili gerçekleri öğrenen Miraç, ablasını kurtarmak için bir yola çıktığında, Aykan oğlunu tutamayacağını biliyordu. Daha sonra bu yol, bir göreve dönüştü. Şehirdeki buzlar yavaşça çözüldü ama şimdi farklı olan bir şey vardı. Zaman Hükümdarı’nın hançeri, artık İstanbul’da değildi ve İstanbul’daki tüm saatler susmuş, gündüz ile gece aynı anda gökyüzünde asılı durmuştu.
Öğrendiği sarsıcı bir gerçek sonucu baş düşmanı Manbel’i azat eden Mahinev, ansızın karşısına çıkan genç bir kızın söyledikleriyle kaosun yeniden kapıda olduğunu anlar. Cadılar, öç almak için Mahinev ve arkadaşlarının peşine düştüğünde, Mahinev’i ve onun peşindeki cadıları beklemeyen bir şey vardır. Efken’in birdenbire ortaya çıkan, yıkıcı ve karanlık gücü daha büyük bir karmaşaya neden olmak üzeredir. Efken gücünün karanlık yanına teslim mi olacaktır? Yoksa karanlık yanını eğitip yenilmez bir lider olduğunu mu kanıtlayacaktır? Tüm bunlar olurken, Efken ile Mahinev’in aralarındaki tutkulu aşkın alevleri, Varta’daki karları bile eritecek güce erişir ama o alevlerin üzerinde felâket şimşekleri çakmaya başlar.
İÇİNDE BİR SEN 3 - YEHMUM
İstanbul’daki sessizlik iyiye işaret değildi.
Ablasıyla ilgili gerçekleri öğrenen Miraç, ablasını kurtarmak için bir yola çıktığında, Aykan oğlunu tutamayacağını biliyordu. Daha sonra bu yol, bir göreve dönüştü. Şehirdeki buzlar yavaşça çözüldü ama şimdi farklı olan bir şey vardı. Zaman Hükümdarı’nın hançeri, artık İstanbul’da değildi ve İstanbul’daki tüm saatler susmuş, gündüz ile gece aynı anda gökyüzünde asılı durmuştu.
Öğrendiği sarsıcı bir gerçek sonucu baş düşmanı Manbel’i azat eden Mahinev, ansızın karşısına çıkan genç bir kızın söyledikleriyle kaosun yeniden kapıda olduğunu anlar. Cadılar, öç almak için Mahinev ve arkadaşlarının peşine düştüğünde, Mahinev’i ve onun peşindeki cadıları beklemeyen bir şey vardır. Efken’in birdenbire ortaya çıkan, yıkıcı ve karanlık gücü daha büyük bir karmaşaya neden olmak üzeredir. Efken gücünün karanlık yanına teslim mi olacaktır? Yoksa karanlık yanını eğitip yenilmez bir lider olduğunu mu kanıtlayacaktır? Tüm bunlar olurken, Efken ile Mahinev’in aralarındaki tutkulu aşkın alevleri, Varta’daki karları bile eritecek güce erişir ama o alevlerin üzerinde felâket şimşekleri çakmaya başlar.
LAHZA 1 - MAH VE ŞER
“MAH AY DEMEK, GÖKTEKİ KAMER DEMEK, GÜZELLİK DEMEK, SEN DEMEK...”
Zaman bir lahzadan ibaretti. Mah ve Şer ise o zamanın içine sıkışmış bir bütünün parçasıydı. Zamansız bir anda Ay gecenin koynunda dalgalanırken her şey tersine döndü. Mah silindi geceden. Şer ise onlar için zamanı ikiye böldü. O en karanlık gecede bir günah işlendi ve o günahın izleri geceyle birlikte geçmişi de silip geleceklerine kazındı. Artık gün doğduğunda karanlık yalnızca mahşerden ibaretti.
“Affet beni,” dediğinde kadın gülümsedi. Acıdan başka bir şey barındırmayan bu gülümseme aslında bir cevap niteliğindeydi.
“Yer ile göğü de birleştirsen! İki cihanı da bir araya getirsen...” Son sözleriyle aralarındaki bağı bıçak gibi kesti. “Affetmem!”
POLİS ŞAKAYA GELMEZ
SİPARİŞ ÜZERİNE ŞAKALAR YAPIP, BUNLARI İNTERNET ORTAMINDA YAYIMLAYAN GRUBUN YENİ KURBANI; İŞKOLİK BİR BAŞKOMİSER!
Ancak hayatını belli bir düzen hâlinde yaşayan, kolu kopsa
“Yara bandı yapıştırsam geçer,” diyecek kadar vurdumduymaz olan başkomiser, hiç de şaka kaldırabilecek bir ruha sahip değildir. Bembeyaz arabasını pembenin en cırtlak tonuna boyadıklarını gördüğünde sinirden köpürür ama asıl çıldırmasına neden olan şey, elebaşlarının ona “Gül kurusu,” diye diretmesidir.
Renk konusunda bile anlaşamayan, birbirine zıt iki karakterin çekişmeleriyle dolu bir aşk hikâyesi…
“Şakadan anlamayan birine okkalı bir şaka yaparsanız, elde edeceğiniz şey birkaç milyon fazla tıklanma ve bir miktar para olmaz. En azından benim olmadı.”
ZÜMRÜDÜANKA
LANETLENMİŞ BİR KUŞUN İNTİKAMI DA AĞIR OLUR.
Şahin, yakasına yapışan lanetin girdabında dönüp dururken, başına gelecekleri de önceden hissetmişti. Sonu ölüm mü yoksa doğuş mu bilmeden kabul ettiği o yola çıkacaktı ama önce, odasının belirli bölümlerine şifreler koyarak oluşturduğu pusulaları elleriyle gizlemeliydi.
Bu yolun sonu cihan sevgilisine açılan bir kapıydı, fakat o kapının gerisi karanlık bir kuyuydu. Belki de tüm bu kötü maceralar, peşine düşen o lanet Zümrüdüanka yüzünden başına gelecekti. Her şeyin sebebi o lanetli kuşun intikamı olabilir miydi? Daha da önemlisi bu kuş gerçekten bir kuş muydu, yoksa kuş kılığında canavar bir insan mı? Canı pahasına hepsini çözecekti.