UNİCORN GÜNLÜĞÜ 2 – KAFALAR KARIŞIK
KARAMEL’İN UNİCORN GÜNLÜĞÜ’NDE İŞLER KARIŞIYOR!
Hey sen! Buraya gel ve lütfen en az saçlarım kadar karmaşık olan hayatımı çözmeme yardım et.
Okulumuzda düzenlenen dans yarışmasını başarıyla atlatmıştık. Ama o da ne! Önümüze bir dans yarışması daha çıktı, hem de en büyüğü. Fakat benim kuş kanadı takıp göklere uçan sevgi dolu kalbim, dans alıştırmalarını aksatmak için fırsat kolluyordu. Üstelik bu sırada hayallerimin ötesinde kalan kişi gerçek oldu: Evet Newton! Bir yanda sorumluluklarım bir yanda Newton ve onun değişken hâlleri… Peki ben şimdi ne yapacağım?
Bu karmaşadan sorunsuz çıkabilmem ve düğümü çözmem için yanımda olmalısın.
UNİCORN GÜNLÜĞÜ 1 – YENİ BAŞLANGIÇLAR
KARAMEL’İN UNİCORN GÜNLÜĞÜ’NDE BİR “YENİ KIZ” MACERASI!
Hey sen! Bu günlüğün kapağını açmadan önce öğrenmen gerekenler var.
Ben Karamel. Hayatımın dönüm noktası, babamın işi yüzünden Sydney’e taşınmamızla başladı. Yetişkinlere ayak uydurmak ne kadar da zor! Şimdi yeni bir şehirde yeni başlangıçlar yapmam gerekiyor; yeni okuluma alışıp yeni arkadaşlar edinmek gibi... Okulun “yeni kızı” olarak beni neler bekliyor dersin? Mesela birbirinden iyi üç arkadaş, bir küçük dans gösterisi ve ufacık bir kalp çarpıntısı… Yeni başladığım bu macerada beni uzun bir yol bekliyor.
Bu zorlu ve çetin mücadelelerle dolu ama bir o kadar eğlenceli hayatımda en büyük destekçim sen olabilirsin.
KALBİM ELLERİNDE
Kurumaya yüz tutmuş bir çöldü genç kızın kalbi.
İçinin katran karasını yansıtmazdı gözleri.
Sayılı günlerinin intikamını alırcasına yaşarken hayatını,
Yaşam kokan bir el dokundu kalbine.
Genç kız, yaşadığını sanırdı o güne kadar,
Asıl yaşamak neydi, şimdi öğrenecekti.
Kendi kalbinin haricinde tüm kalpleri tamir eden bir hekimdi Enes. Açık yaraları vardı genç adamın. Aşıladığı umut hiç çalmazdı kapısını. İmtihanları kadar tevekkülü vardı genç adamın. Onun hayatında aşka, umuda, eğlenceye yer yoktu. Kendi yüzünden sökülüp alınan tüm kahkahaları, ekiyordu hastalarının yaralı kalplerine. O gelene kadar da bunu yapmaya devam ediyordu.
***
“Sana verdiğim şu adrese gidersen eğer, hastalığın için kesin bir çözüm bulursun.” Genç kız kirpiklerini kırpıştırdı. Heyecanla elini kâğıda attı.
Kâğıtta koca harflerle “Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları” yazısını gördüğü an yüzünü ekşitti. “Komik olduğunu mu sanıyorsun?” Genç adam yine ona bakmadan ve bacağındaki yarayı dikkatle dikerken, sıkıntıyla iç çekti. “Hayır, sabırlı olduğumu düşünüyorum.”
KÜÇÜK YALANCI - YAS
Koca sema, diz çöktü gözlerine. Ay, beyaz tenin yanında soluk kaldı, yıldızlar selam verdi kanlı ellere. Kalplere sis çöktü, güller boyun büktü üzerinden çıkmayan kan kokusuna. Ve dinledi toprak sözlerini.
"Saçların kadar uzun ve güzel olsun ömrün Küçük Yalancı," dedi adam, ama kesti kadının saçlarını kendi elleriyle, kıydı sevdiğinin ömrüne. "Hiçbir yere gitmeyeceğim sevgilim..." dedi kadın, ama tutmadı sözünü, kıydı sevdiğinin aşkına. Sevdiği kadınları bir bir kaybeden acımasız katil, Akın Korel.
Sevgiden yoksun kurak bir kalp ve o kalpte açan beyaz bir papatya. Kendi döktüğü gözyaşlarıyla büyüdü, getirdi baharı. Güllere ulaşmak isteyenlerce ezildi, kaybetti umudunu. Adam fark etti solan papatyayı, aldı ellerine. Ama öldü beyaz papatya. Muhteşem bir koku sardı etrafı. Ölü bir çiçek hiç böyle güzel kokar mıydı? Yaşadığını sandı, sevindi adam.
Ama bilmiyordu papatyaların ölünce koktuğunu. Öğrendiğinde ise artık çok geçti.
BÖĞÜRTLEN MUCİZESİ – BEŞİK KERTMESİ
“Kirpi demişti değil mi Yiğit? Bu saatten sonra dikenlerini esirgemeyecekti. Bir böğürtlen gibi olacak, onun tatlı yanını görmek isteyenler önce dikenlerine katlanacaktı. Parmakları kanayacaktı, canları yanacaktı. Kolay olmak, kolay ölmekti. Kolayca ölmeyecekti! Kendine söz verdi bu kez.”
Yalnızca nefes aldığımız kadar mı hayattayız? Hayatımızı oluşturan bir parça da hiç var olmadığımız zaman dilimi değil midir? Ailemize, atalarımıza görünmez iplerle bağlıyız aslında hepimiz. Ve bu iplerle ilmek ilmek örülüyor kaderimiz...
Yiğit ve Melek’in yolu onlar daha doğmadan kesişmişti. Bir parça böğürtlen kökü önce Yiğit’i, sonra onun aşkını dünyaya getirmişti. Melek’i ona kavuşturan şey ise elim bir yangın olmuştu. Onlar her şeyden bihaber büyürken vuslat vakti gelip çatmıştı. Artık hikâyelerinin geri kalanını kendileri yazacaklardı…
SEHER YELİ - SÜRGÜN
“Kurulan her düş, yaşanacak bir kâbusun esiriydi.”
Zeynep Kızıl, ailesi öldüğünde içinde bulunduğu şehrin karanlığa gömüldüğünü düşünmüştü. Zorlu geçen hayatı, amcası tarafından geri dönülemez bir yola saptırılmıştı ve o şehrin, karanlıktan ibaret değil de bir yıkımdan fazlası olduğunu yaşayarak öğrenmişti. Hayatının yıkık dökük kalıntılarıyla bir başına kaldığındaysa her şeyin bittiğine emindi, onun için bir umut yoktu.
Ta ki görevi için onu kurtarmaya gelen o adama kadar… Vural Alazoğlu, onun için bir fırtına gibiydi. Kalbini kasıp kavuran hoyrat bir fırtına...
Geçmişine acı çalınmış bir adamdı Vural. Onu ayakta tutan tek şey işiydi. Yurt dışına kadar uzanan şebekeyi çökertmek için Zeynep’i kurtarmakla görevlendirildiğinde tüm dengelerin değişeceğinden habersizdi.
Kaderin planladıkları, bildikleri her şeyin temelini hızla çürütüyordu. Çünkü aşk bencildi, ne yaralı geçmişlerine ne de acıyla dolan yüreklerine saygısı vardı.
"Ben seni tüketirim, ben seni yeşertemem Zeynep. Sen benden yeni filizlenen bir çiçeği koparıp atmamı istiyorsun. Yapamam Zeynep. Bunu sana da kendime de yapamam."
AKILBAZ-KARANLIĞIN AÇ ÇOCUKLARI
Hilde kasabasının sokaklarında paranormal hikâyeleriyle meşhur sarhoş bir adam; Sezgiler Bilim Üniversitesi'nin gizli geçitlerini ve gizemli olaylarını anlatıyordu. Bazıları onun hikâyelerine inandılar, bazılarıysa sadece şehir efsanesi olarak gördüler. Ancak hiç kimse bu paranormal hikâyelerin aslında bir suç çetesiyle bağlantılı olabileceğini beklemiyordu.
Gizem, gerilim, karanlıktan doğan bir aşk ve her an rengi değişen gerçekler... Gösteri başladığı andan itibaren çıt çıkmayacak. Gerilmiş ipin üzerinde yürüyen cambazdan daha tehlikelisi. Gerilmiş kaderin üzerinde yürüyen bir Akılbaz.
"Seni bu bataklıkta tanımak istemezdim sevgilim. Hele ki o bataklığın üzerinde kurulu düzeni sağlayan adam olarak karşına çıkmayı hiç istemezdim."
KUPA KIZI VE SİNEK VALESİ
Devin, parıltılı bir şehirdi, Alya Lydia Rodas ise o şehrin parıldayan elması.
Elmas olmanın ise bedeli vardı. Alya’nın ruhu ise o bedeli ödemeliydi.
Alya Lydia Rodas, dilek dilemesine gerek kalmadığı hayatında istediği her şey gerçekleşirken kuralları, saklaması gereken sırları vardı.
Parıltısını kaybetmeden doğup büyüdüğü şehirde yaşamını sürdürürken, yeni yıl gecesi karanlık zihninden geçen düşünceye kapıldığında bunun sonuçlarını düşünmemişti.
O gece, ilk kez karşılaştığı adama çekilip karanlığa hapsolurlarken bunun sonuçlarını, kaderin bir yol oluşturarak önüne çıkartacağını da bilmiyordu.
Alya, elinde bir ayna tutuyor ama yansımasında kendini değil, zamanla çürüyen ruhunu görüyordu.
Çürüyordu ve kimse onu görmüyordu.
O geceye kadar…
Alya’nın karşısına çıkan bu adam, onun sessiz dileğini duymuş, elini uzatmış ve kaderlerinin içine çekmişti.
Zaman şimdi onların yanındaydı ama en çok onların düşmanıydı.
Sırlar gerçeği saklarken, kırılan kalple ortaya çıkan lanetin bedelini kim ödeyecekti?
Kadere karşı gelebilecekler miydi?
Her şey bir anda değişebilirdi ve hiçbir şey eskisi gibi olmayabilirdi.
EV ARKADAŞIM – AŞK ANATOMİSİ
“Sana yardımcı olmak istiyorum. Okula yürüme mesafesinde ev tuttum, bugün taşınıyorum. Ayrıca tek başıma kalıyorum ve kirama ortak olacak ev arkadaşı arıyorum. Eğer sen de istersen ev arkadaşım olabilirsin.”
İstanbul’da hayallerinin peşinden tek başına gitmeye çalışan Asya, ilk darbesini apart yetkilisinin ihanetiyle alır. Pes etmeden yoluna devam etmeye çalışsa da evrenin onun için çok farklı planları vardır. Akdeniz ülkelerinden fırlamış gibi duran “İtalyan” adamın teklifi, hayallerine giden yolculuğu iki kişilik yapacaktır.
“Range Rover marka bir arabası olan, büyük bir evde yaşamayı tercih eden ve evine temizlik için yardımcı çağıran biri, neden ev kirasına ortak arkadaş arasın ki?”
Lüks bir ev…
Zengin bir intörn hekim…
Uğradığı ihanet yüzünden, yaşadığı şehirden kilometrelerce uzaktaki bir şehirde okumak zorunda kalan genç bir kız… Ve küçük bir yalanla başlayan ev arkadaşlığı, aşkın anatomisini yeniden yazdırabilir miydi?
İÇİNDE BİR SEN 3 - YEHMUM
İstanbul’daki sessizlik iyiye işaret değildi.
Ablasıyla ilgili gerçekleri öğrenen Miraç, ablasını kurtarmak için bir yola çıktığında, Aykan oğlunu tutamayacağını biliyordu. Daha sonra bu yol, bir göreve dönüştü. Şehirdeki buzlar yavaşça çözüldü ama şimdi farklı olan bir şey vardı. Zaman Hükümdarı’nın hançeri, artık İstanbul’da değildi ve İstanbul’daki tüm saatler susmuş, gündüz ile gece aynı anda gökyüzünde asılı durmuştu.
Öğrendiği sarsıcı bir gerçek sonucu baş düşmanı Manbel’i azat eden Mahinev, ansızın karşısına çıkan genç bir kızın söyledikleriyle kaosun yeniden kapıda olduğunu anlar. Cadılar, öç almak için Mahinev ve arkadaşlarının peşine düştüğünde, Mahinev’i ve onun peşindeki cadıları beklemeyen bir şey vardır. Efken’in birdenbire ortaya çıkan, yıkıcı ve karanlık gücü daha büyük bir karmaşaya neden olmak üzeredir. Efken gücünün karanlık yanına teslim mi olacaktır? Yoksa karanlık yanını eğitip yenilmez bir lider olduğunu mu kanıtlayacaktır? Tüm bunlar olurken, Efken ile Mahinev’in aralarındaki tutkulu aşkın alevleri, Varta’daki karları bile eritecek güce erişir ama o alevlerin üzerinde felâket şimşekleri çakmaya başlar.
İÇİNDE BİR SEN 3 - YEHMUM
İstanbul’daki sessizlik iyiye işaret değildi.
Ablasıyla ilgili gerçekleri öğrenen Miraç, ablasını kurtarmak için bir yola çıktığında, Aykan oğlunu tutamayacağını biliyordu. Daha sonra bu yol, bir göreve dönüştü. Şehirdeki buzlar yavaşça çözüldü ama şimdi farklı olan bir şey vardı. Zaman Hükümdarı’nın hançeri, artık İstanbul’da değildi ve İstanbul’daki tüm saatler susmuş, gündüz ile gece aynı anda gökyüzünde asılı durmuştu.
Öğrendiği sarsıcı bir gerçek sonucu baş düşmanı Manbel’i azat eden Mahinev, ansızın karşısına çıkan genç bir kızın söyledikleriyle kaosun yeniden kapıda olduğunu anlar. Cadılar, öç almak için Mahinev ve arkadaşlarının peşine düştüğünde, Mahinev’i ve onun peşindeki cadıları beklemeyen bir şey vardır. Efken’in birdenbire ortaya çıkan, yıkıcı ve karanlık gücü daha büyük bir karmaşaya neden olmak üzeredir. Efken gücünün karanlık yanına teslim mi olacaktır? Yoksa karanlık yanını eğitip yenilmez bir lider olduğunu mu kanıtlayacaktır? Tüm bunlar olurken, Efken ile Mahinev’in aralarındaki tutkulu aşkın alevleri, Varta’daki karları bile eritecek güce erişir ama o alevlerin üzerinde felâket şimşekleri çakmaya başlar.
LAHZA 1 - MAH VE ŞER
“MAH AY DEMEK, GÖKTEKİ KAMER DEMEK, GÜZELLİK DEMEK, SEN DEMEK...”
Zaman bir lahzadan ibaretti. Mah ve Şer ise o zamanın içine sıkışmış bir bütünün parçasıydı. Zamansız bir anda Ay gecenin koynunda dalgalanırken her şey tersine döndü. Mah silindi geceden. Şer ise onlar için zamanı ikiye böldü. O en karanlık gecede bir günah işlendi ve o günahın izleri geceyle birlikte geçmişi de silip geleceklerine kazındı. Artık gün doğduğunda karanlık yalnızca mahşerden ibaretti.
“Affet beni,” dediğinde kadın gülümsedi. Acıdan başka bir şey barındırmayan bu gülümseme aslında bir cevap niteliğindeydi.
“Yer ile göğü de birleştirsen! İki cihanı da bir araya getirsen...” Son sözleriyle aralarındaki bağı bıçak gibi kesti. “Affetmem!”
POLİS ŞAKAYA GELMEZ
SİPARİŞ ÜZERİNE ŞAKALAR YAPIP, BUNLARI İNTERNET ORTAMINDA YAYIMLAYAN GRUBUN YENİ KURBANI; İŞKOLİK BİR BAŞKOMİSER!
Ancak hayatını belli bir düzen hâlinde yaşayan, kolu kopsa
“Yara bandı yapıştırsam geçer,” diyecek kadar vurdumduymaz olan başkomiser, hiç de şaka kaldırabilecek bir ruha sahip değildir. Bembeyaz arabasını pembenin en cırtlak tonuna boyadıklarını gördüğünde sinirden köpürür ama asıl çıldırmasına neden olan şey, elebaşlarının ona “Gül kurusu,” diye diretmesidir.
Renk konusunda bile anlaşamayan, birbirine zıt iki karakterin çekişmeleriyle dolu bir aşk hikâyesi…
“Şakadan anlamayan birine okkalı bir şaka yaparsanız, elde edeceğiniz şey birkaç milyon fazla tıklanma ve bir miktar para olmaz. En azından benim olmadı.”
ZÜMRÜDÜANKA
LANETLENMİŞ BİR KUŞUN İNTİKAMI DA AĞIR OLUR.
Şahin, yakasına yapışan lanetin girdabında dönüp dururken, başına gelecekleri de önceden hissetmişti. Sonu ölüm mü yoksa doğuş mu bilmeden kabul ettiği o yola çıkacaktı ama önce, odasının belirli bölümlerine şifreler koyarak oluşturduğu pusulaları elleriyle gizlemeliydi.
Bu yolun sonu cihan sevgilisine açılan bir kapıydı, fakat o kapının gerisi karanlık bir kuyuydu. Belki de tüm bu kötü maceralar, peşine düşen o lanet Zümrüdüanka yüzünden başına gelecekti. Her şeyin sebebi o lanetli kuşun intikamı olabilir miydi? Daha da önemlisi bu kuş gerçekten bir kuş muydu, yoksa kuş kılığında canavar bir insan mı? Canı pahasına hepsini çözecekti.
ROBOT ADAM HAALAND
Futbolda zeki, büyük, hızlı, çok eğlenceli ve biraz tuhafım. Daha da önemlisi, gol atma becerisiyle yaşayan ve nefes alan bir “robot”um. Hayatını spora adamış ailemle birlikte ülkem Norveç’te başladı maceram. Ben gol atmak için doğmuşum! Tıpkı benim gibi futbolcu olan babam, bu hayattaki en büyük rol modelim ve yol göstericimdir. Onun başarılarına yetişebilmem için fırtına kadar hızlı olmam gerekiyor!
Dünyadaki en iyi genç futbolculardan biri olarak gösterilmek, benim için büyük bir gurur. Daima disiplinli, planlı, azimli, hırslı ve fedakâr olmayı bilmelisin. Zirvede tek başına kaldığında kendinle yarışmaya devam etmen, senin daima orada kalmanı sağlayacaktır. İnan, çalış ve vazgeçme…
Erling Haaland
FIRTINA BENZEMA
Ben Karim Benzema, namıdiğer “Coco”!
Futbol kariyerime henüz 8 yaşımdayken ülkem Cezayir’de başladım. Şimdiyse Fransız millî takım futbolcusuyum ve La Liga takımlarından Real Madrid'de forma giyiyorum. Azimli ve disiplinli bir şekilde çalışarak dünya çapında bir üne sahip oldum. Sizce Real Madrid takımında tüm zamanların en çok gol atan ikinci futbolcusu unvanını nasıl kazandım?
Başarmak istedim ve bunun için ne gerekiyorsa yaptım. Hayal ettiğin yere ulaşabileceğine inancın daima artmalı. Bir dünya kupasını elinde tuttuğunu, senin futbol kariyerini örnek alarak büyüyen çocukların ve hatta yetişkinlerin olduğunu düşün. Sen de başaracaksın. İnan, çalış ve vazgeçme...
Karim Benzema
GOL MAKİNESİ LEWANDOWSKİ
Henüz 9 yaşımdayken başladığım futbol hayatıma, sayısız başarı, ödül ve zafer sığdırdım. Çocukluğumdaki hayallerim; dünyanın en büyük takımında, en büyük stadyumlarında oynamak ve kupalar kazanmaktı. Şimdi ise ülkem Polonya’da “kahraman” ilan edilmenin gururunu yaşıyorum! Sert asfalt, çim yaprağı olmayan kum, görünürlüğü sınırlayan toz bulutları, soyunma odaları yerine mühürsüz pencereli ve ısınmamış eski barakalar benim yeteneğimin çimlenmeye başladığı koşullardı.
Ben vazgeçmedim, kendime güvendim ve bu yolu kendim için seçtim. Tüm hayallerimi gerçekleştirdim. Her an daha iyisi olmaya devam ediyorum. Sen de başaracaksın.
İnan, çalış ve vazgeçme…
Robert Lewandowski
CESUR MANE
Afrika’nın kahramanı Senegal’den çıkıp gönülleri fethettim. Senin yaşlarındayken bir toptan olma dünya büyüklüğünde hayallerim vardı. Şimdi her birini gerçekleştirmiş olmanın mutluluğu ve gururu içindeyim. Beni seninle bir araya getiren de bu hayallerim. Eğer ben o dar, kirli, imkânsızlıklarla dolu sokaklarda çıplak ayaklarımla yamalı bir topu koşturmasaydım, futbol hayallerimi büyük olanlarından kurmasaydım; başaramasaydım, bugün birlikte bu kitapta buluşamazdık.
Tek hedefin başarmak, kazanmak olmalı. Hayal etmeli ve her gün ilerlemeye devam etmelisin. Kendine inanmalı, hiçbir zaman vazgeçmemeli ve sıkı çalışmalısın. Bence anahtar bu, kafanı oyunda tutarsan, bir şeyler olacaktır.
Sadio Mané
ULUĞ BEY – AY’IN VE YILDIZLARIN SULTANI
AY’IN VE YILDIZLARIN SULTANI ULUĞ BEY, GÖKYOLU’NU KEŞFE ÇIKTI!
Arkadaşım Meriç’in aldığı kitapta bir sultan yaşıyormuş: Uluğ Bey. Dünyada sultanlık yapan Uluğ Bey, meğer Ay’ın yüzeyinde bir kraterin de sultanıymış. Gökyüzünün haritasını yapmayı bile başarmış. Peki ya icat ettiği aletlerle astronomi biliminin incelenmesi için yaptığı katkılara ne demeli? Bir de buluşu olan cetvel var elbette. Uluğ Bey’in rasathanesine konuk olmaya ne dersiniz? Tarihe Yön Veren Ünlü Türk Bilginleri Serisi’nin her bir kitabı, tarihe ismini altın harflerle yazdırmış önemli âlimlerin gizemli hayatlarına kapı aralıyor.
PİRİ REİS – DENİZLERİN PARLAYAN YILDIZI
DENİZLERİN PARLAYAN YILDIZI PİRİ REİS’İN GEMİSİNDE NELER OLUYOR?
Dedemle birlikte Cemal Kaptan’ın teknesine gittiğimizde denizlerin ardından bir gezgin çıkıverdi karşıma: Piri Reis. Gelibolu’nun bütün çocukları gibi denizleri arşınlayan Piri Reis’in hayat gemisi, bir anda Osmanlı donanmasına varıvermiş. Peki Piri Reis’in bundan önce korsanlık yaptığını biliyor muydunuz? Şaşırdınız öyle değil mi? O zaman Piri Reis’in sırlarla dolu haritasına daha çok şaşıracaksınız. Engin denizleri Piri Reis ile arşınlamaya ne dersiniz? Tarihe Yön Veren Ünlü Türk Bilginleri Serisi’nin her bir kitabı, tarihe ismini altın harflerle yazdırmış önemli âlimlerin gizemli hayatlarına kapı aralıyor.
İBNİ SİNA – HEKİMLERİN PİRİ
HEKİMLERİN PİRİ İBNİ SİNA TIP DÜNYASININ TARİHİNİ YAZIYOR!
Aslan amcanın kütüphanesinden tıp dünyasının büyük üstadı fırlayıverdi: İbni Sina. Olağanüstü bir zekâya sahip olan İbni Sina, hem felsefe hem de tıp alanında ilim peşinde koşmuş. O kadar hızlı koşmuş ki daha 16 yaşındayken bazı tabipler tarafından tıp otoritesi ilan edilmiş. Sizce de harika değil mi? Peki İbni Sina, bu bilgilerle kitap yazmış mı? Elbette yazmış! Acaba bu kitabın tıp alanındaki önemi nedir? Bilginlerin bilgini İbni Sina’nın sınırsız zihnine konuk olmaya ne dersiniz? Tarihe Yön Veren Ünlü Türk Bilginleri Serisi’nin her bir kitabı, tarihe ismini altın harflerle yazdırmış önemli âlimlerin gizemli hayatlarına kapı aralıyor.
İBN HALDUN – ZAMANA YÖN VEREN ÂLİM
ZAMANA YÖN VEREN ÂLİM İBN HALDUN, DÜNYANIN TARİHİNİ YAZIYOR!
Annemin nasihat heybesinden birdenbire bilgin İbn Haldun çıkıverdi. Çocukluğunda bir coğrafyadan diğerine göç etmek zorunda kalan İbn Haldun’un zihni de kendi sınırlarını aşıp yeryüzünde seyahat etmiş. O kadar çok bilgi sahibi olmuş ki düşünceleri dile gelip sayfaları doldurmuş. Peki bu bilgeliğin kitabına ne isim konmuş? İbn Haldun’un sınır tanımayan zihniyle zamanı fethetmeye ne dersiniz? Tarihe Yön Veren Ünlü Türk Bilginleri Serisi’nin her bir kitabı, tarihe ismini altın harflerle yazdırmış önemli âlimlerin gizemli hayatlarına kapı aralıyor.
FERGANİ – GÜNEŞİ DÖNDÜREN ADAM
GÜNEŞİ DÖNDÜREN ADAM FERGANİ, KÂİNATIN SIRLARINI KEŞFEDİYOR!
Arkadaşım Berna’nın ödevine yardım edeyim derken yüzyıllar öncesinden bir astronomla tanıştım: Fergani. Doğduğu yer tahminlerle bulunan Fergani, gökyüzünü evi bilmiş. Güneşi ziyaret edip, hareket sistemini incelemiş. Hatta ismi, bir Ay kraterine bile verilmiş. Bunlardan haberiniz var mıydı? Ya da Dante’nin yazdığı bir eserinde Fergani’yi övdüğünü duymuş muydunuz? Yoksa onu da mı bilmiyordunuz? O zaman buyurun bilgi havuzuna! Üstat Fergani ile evrenin büyülü kapılarını aralamaya ne dersiniz? Tarihe Yön Veren Ünlü Türk Bilginleri Serisi’nin her bir kitabı, tarihe ismini altın harflerle yazdırmış önemli âlimlerin gizemli hayatlarına kapı aralıyor.
FARABİ – FİLOZOFLARIN ÜSTADI
FİLOZOFLARIN ÜSTADI FARABİ’NİN ZİHNİNE SIZIYORUZ!
Yeni bilgiler peşinden koşarken Can abinin hafızasından bir konuk fırladı: Farabi.
Gerçek adı yerine yaşadığı yörenin adını kullanan Farabi, doğduğu yerde kalmayıp ilim peşinde dolanmış durmuş. O kadar çok bilgi peşinde koşmuş ki kendisine İkinci Üstat demişler. Harika değil mi? Peki yetmiş dil bildiğini iddia ediyormuş desem ne derdiniz? Yok artık dediğinizi duyar gibiyim. Ama belki de vardır artık. Filozofların babası Farabi’nin düşüncelerinde yolculuk yapmaya ne dersiniz? Tarihe Yön Veren Ünlü Türk Bilginleri Serisi’nin her bir kitabı, tarihe ismini altın harflerle yazdırmış önemli âlimlerin gizemli hayatlarına kapı aralıyor.
CEZERİ – İLK ROBOTUN MUCİDİ
İLK ROBOTUN MUCİDİ CEZERİ, MAKİNELERE CAN VERİYOR!
Kültürel gezi için İstanbul’a giden arkadaşım Anıl’ın döndüğünde büyük bir sürprizi vardı: Orta Çağ’ın en büyük mühendisi Cezeri. Cezeri’nin iki nehrin arasında başlayan hayat macerası, saray mühendisi olmasına kadar dayanmış. İnanabiliyor musunuz? Peki yaptığı makine çizimlerinin yüzyıllar sonrasına hitap ettiğini söylesem ne dersiniz? Bir de kitabı var elbette. Acaba Türkiye’nin neresinde? Cezeri’nin olağanüstü makinelerini tanımaya ne dersiniz? Tarihe Yön Veren Ünlü Türk Bilginleri Serisi’nin her bir kitabı, tarihe ismini altın harflerle yazdırmış önemli âlimlerin gizemli hayatlarına kapı aralıyor.
CAHİT ARF – BİR MATEMATİK DEHASI
MATEMATİK DEHASI CAHİT ARF’IN SAYILARI DİLE GELDİ!
Aldığım ilk harçlığa sevinçle bakarken bir de ne göreyim: Cahit Arf.
Selanik’ten İstanbul’a göç etmek zorunda kalan Cahit Arf’ın eğitim hayatı Fransa’nın en prestijli yükseköğrenim kurumuna kadar uzanmış. Peki Cahit Arf’ı bir paranın üzerine fotoğrafı basılacak kadar önemli yapan şey neydi? Neden TÜBİTAK ödülü verilmişti? Matematik dehası olarak anılmasına sebep neydi? Sayıların sırrını Cahit Arf ile birlikte çözmeye ne dersiniz? Tarihe Yön Veren Ünlü Türk Bilginleri Serisi’nin her bir kitabı, tarihe ismini altın harflerle yazdırmış önemli âlimlerin gizemli hayatlarına kapı aralıyor.
BİRUNİ – GÖKLERİN HÂKİMİ
GÖKLERİN HÂKİMİ BİRUNİ, DÜNYA’NIN YÖRÜNGESİNDE GEZİNTİYE ÇIKTI!
Biruni konulu ödevimiz için Aslan amcanın bilge zihnine sığındığımızda birden göklere yolculuk yapıverdik. Yüzyılın matematikçisi olarak anılan Biruni aynı zamanda gökleri avucunun içine almış. Dünya’nın düz olduğuna dair ortaya atılan fikirlere karşı çıkmakla kalmayıp çok az bir farkla çapını bile hesaplayabilmiş. Peki ya bilim için yaptığı çalışmalar karşısında verilen fil yükü gümüşü reddetmesine ne demeli? Bilgin Biruni ile beraber evrenin matematiğini çözmeye ne dersiniz? Tarihe Yön Veren Ünlü Türk Bilginleri Serisi’nin her bir kitabı, tarihe ismini altın harflerle yazdırmış önemli âlimlerin gizemli hayatlarına kapı aralıyor.
ALİ KUŞÇU – GÖKLERİ ARŞINLAYAN BİLGİN
GÖKLERİ ARŞINLAYAN BİLGİN ALİ KUŞÇU’NUN HARİTASI NEREYİ GÖSTERİYOR?
Her şey Mimar Hasan Bey’in Ali Kuşçu’yu araştırmamı istemesiyle başladı. Nehrin ötesinde doğan Ali Kuşçu, ilim öğrenmek için dünyanın dört bir yanını gezip durmuş. Peki yolu nereye düşmüş dersiniz? İstanbul’a! Dünya’yı arşınlamakla kalmayıp bir de güneş saati yapmış. Acaba bu güneş saati nerede? Evreni Ali Kuşçu ile birlikte fersah fersah gezmeye ne dersiniz? Tarihe Yön Veren Ünlü Türk Bilginleri Serisi’nin her bir kitabı, tarihe ismini altın harflerle yazdırmış önemli âlimlerin gizemli hayatlarına kapı aralıyor.
STEVE JOBS – GELECEĞİ TASARLAYAN SANATÇI
O, belki de dünyanın en zeki insanlarından biri... Çok sevdiğimiz akıllı telefonlarımız, tablet bilgisayarlarımız Steven Paul Jobs’ın büyülü zihni sayesinde ellerimizde! Hayatı filmlere ve kitaplara konu olan, birçok kişinin ilham aldığı büyük teknoloji dehası Steve Jobs nasıl bir çocukluk geçirmişti? Küçük Steve’in renkli ve hareketli dünyası babasının garajında başlayıp nerelere uzanmıştı? Realist bir hayalperest olan Steve Jobs’ın yaşamına tanıklık etmek ister misiniz? Nasıl Dâhi Oldum? Serisi’nin her bir kitabı, tarihe ismini altın harflerle yazdırmış önemli sanat ve bilim insanlarının büyülü çocukluklarına kapı aralıyor.
STEPHEN HAWKİNG – SINIR TANIMAYAN BİR ZEKÂ
“Ayaklarınıza değil, yıldızlara bakmayı unutmayın,” diyen Stephen Hawking’le yıldızlara bakmaya hazır mısınız? Pek parlak bir okul hayatı geçirmese de Hawking, bilinen en büyük dâhilerden biri olmayı başarmıştı. Yaşadığı hastalık sebebiyle bedeni hareketsiz kalsa da uçsuz bucaksız zihni her zaman sınırları zorlamaya devam etti! Sonsuz bilginin peşinde uçarak, yaşadığı tüm zorluklara rağmen evrenin sırları konusunda hepimizi aydınlattı. Gelin, bu sınır tanımayan zekâyı kendi ağzından dinleyelim! Nasıl Dâhi Oldum? Serisi’nin her bir kitabı, tarihe ismini altın harflerle yazdırmış önemli sanat ve bilim insanlarının büyülü çocukluklarına kapı aralıyor.
NİKOLA TESLA – DÜNYANIN EN BÜYÜK MUCİDİ
Elektriğin sihirbazı Nikola Tesla'nın ilham kaynağı bir kedi olabilir mi? Neden olmasın! Çocukluğundaki büyük gözlem yeteneği sayesinde bulguları ve icatları günümüz dünyasını değiştiren Tesla, tarihin en büyük mucitleri arasında yer almaktadır. Hayattayken hak ettiği takdiri görmemiş olsa da, bu onu zamanının ilerisini düşünmekten ve geleceği “aydınlatmaktan” vazgeçirmedi. Ona “deha” demek bile hafif kalır! Bugün, elimizin altındaki bütün elektrikli aletler Tesla’nın zihniyle can bulmuştur. Haydi bir şimşeğin peşinden kedisi Macak’la koşan Tesla’nın aydınlık hikâyesine ortak olalım! Nasıl Dâhi Oldum? Serisi’nin her bir kitabı, tarihe ismini altın harflerle yazdırmış önemli sanat ve bilim insanlarının büyülü çocukluklarına kapı aralıyor.
MOZART – NOTALARIN ŞAİRİ
İlk konserini 6 yaşında veren ve ilk senfonisini 8 yaşında yazan büyük bir müzik dehası düşünün! Gelmiş geçmiş en büyük müzisyenlerden Mozart, çok küçük yaşta müziğe âşık oldu ve yetişkin olduğunda ise tüm dünyayı kendi müziğine âşık etti! “Müziğin bir süsten, bir oyuncaktan, boş hayatlarınızı süsleyen sesli bir duvar kâğıdından daha fazla bir şey olduğu bilmem hiç aklınıza geldi mi krallar, kraliçeler, asilzadeler?” sözüyle Mozart, müziğin ruhunu anlayarak notalara nasıl can verilir herkese gösterdi. Daha küçücük bir çocukken kemanıyla dinleyenleri kendisine hayran bırakan küçük Wolfie’nin etkileyici hikâyesine hazır olun! Nasıl Dâhi Oldum? Serisi’nin her bir kitabı, tarihe ismini altın harflerle yazdırmış önemli sanat ve bilim insanlarının büyülü çocukluklarına kapı aralıyor.
MADAM CURİE – BİLİMİN KRALİÇESİ
Bilimin kraliçesi Marie Curie’nin adım adım Nobel’e uzanan zorlu yolculuğu... Yaşadığı hazin hayata rağmen hayallerinin peşinde koşmaya devam eden ve asla pes etmeyen bir kadın düşünün. Kadınların eğitimden mahrum bırakıldığı bir dönemde yaşayan Marie, bize ne olursa olsun mücadele etmeyi ve vazgeçmemeyi öğretiyor. Maceraperest Curie’nin bu azim dolu yolculuğu, bilim dünyasının kraliçesini zamanın ötesine taşıyor. Peki siz maceracı ruhlar, Marie’nin çocukluğuna tanıklık etmeye hazır mısınız? Nasıl Dâhi Oldum? Serisi’nin her bir kitabı, tarihe ismini altın harflerle yazdırmış önemli sanat ve bilim insanlarının büyülü çocukluklarına kapı aralıyor.
LOUİS PASTEUR – MİKROPLARIN SAVAŞÇISI
Hayalet mikroplarla savaşan bir bilim insanı! Üstelik hem savaşçı hem de bir sihirbaz! Mikroplar ve bakterilerle mücadelenin en önemli yolunu bulup bizlere aşıyı armağan etti ve gıdaları uzun süre saklamanın yöntemini keşfetti. O, kendine inandı ve başardı! Yaşına göre çok olgun ve ağırbaşlı olan küçük Louis hiçbir canlının acı çekmesine dayanamazdı ve bu duyguyla büyüdüğünde kendini canlıların sağlığı için bilime adadı. Gelin meraklı, heyecanlı ve çok çalışkan Louis’in neler yapabildiğine tanık olalım! Nasıl Dâhi Oldum? Serisi’nin her bir kitabı, tarihe ismini altın harflerle yazdırmış önemli sanat ve bilim insanlarının büyülü çocukluklarına kapı aralıyor.
LEONARDO DA VİNCİ – GERÇEK BİR DAHİ
Başarılı bir ressam, yetenekli bir müzisyen ve zeki bir mucit... Daha önce bu kadar çok beceriye sahip bir insan tanımış mıydınız? O, her zaman fikirlerinin ve meraklarının peşinden korkmadan gitmiş bir hayalperestti. Öğrenmekten asla vazgeçmeyen Leonardo da Vinci çok yönlü dehası sayesinde hem dünya tarihinin hem de İtalyan Rönesansı’nın en büyük ışığıdır. Sizce çocukken başından hangi maceralar geçmiş de resim ve müzikte çığır açmıştır? Haydi gelin, Leonardo da Vinci’nin büyülü yolculuğuna eşlik edelim! Nasıl Dâhi Oldum? Serisi’nin her bir kitabı, tarihe ismini altın harflerle yazdırmış önemli sanat ve bilim insanlarının büyülü çocukluklarına kapı aralıyor.
ISAAC NEWTON – MODERN FİZİĞİN BABASI
Gökten bir elma düştü, içinden bilim çıktı! Başına düşen bir elmayla âdeta hayatı değişen sonra da bilim dünyasını değiştiren Newton, kendisi hakkında “Eğer ki diğerlerinden ötesini görebildiysem; bu, devlerin omuzlarında yükseldiğim içindir,” diyor. Siz de o devin omuzlarına çıkmaya hazır mısınız? Haydi doğanın kanunlarını yazan modern fiziğin babasını tanıyalım! Nasıl Dâhi Oldum? Serisi’nin her bir kitabı, tarihe ismini altın harflerle yazdırmış önemli sanat ve bilim insanlarının büyülü çocukluklarına kapı aralıyor.
GRAHAM BELL – TELEFON DİLE GELDİ
Telefonu icat eden Alexander Graham Bell’in aslında sağırların sessizliğini ortadan kaldırmaya çalıştığını biliyor muydunuz? Bunu başaramadı ama her gün yeni bir özelliğe kavuşan telefonla aralarında kilometrelerce mesafe bulunan insanların birbirlerini duymalarını sağladı. Peki onu bu icatlara yönlendiren şey neydi? “ALO” sözcüğü nereden geliyor? Küçük Alexander nasıl bir çocuktu? Hadi hep birlikte Graham Bell’in büyülü yolcuğuna eşlik edelim! Nasıl Dâhi Oldum? Serisi’nin her bir kitabı, tarihe ismini altın harflerle yazdırmış önemli sanat ve bilim insanlarının büyülü çocukluklarına kapı aralıyor.